moscow etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
moscow etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ağustos 2015 Pazar

Ver elini Moskova 3

Çok uzun bir yazı mı olsun yoksa parça parça olsun insanları sıkmasın mı derken Moskovayla ilgili 3. ve son yazımı paylaşıyorum sizlerle :) Aslında bıraksanız çok rahat 3 post daha yazarım ama neyse tadında bırakmak gerekiyor :) 



Bir önceki postta bol bol park bahçe gezdiğimi ve çok sevdiğimi söylemiştim. Bu posta da birkaç müze ve cadde önereyim size :)

 


İlk olarak Arbat Sokağından bahsedeceğim çünkü dışardan gelen insanların bildiği ve en çok gittiği mekanlardan biri orası. Eski Arbat ve Yeni Arbat olarak ikiye ayrılmış olan sokaktan en çok eski olanını beğendim:) Ben bizim İstiklal caddesine benzettim ama çok alakasız olduğunu söyleyenler de var :) Sokakta bol bol ressam ve her yerde yapılmış yapılan resim görebilirsiniz. İsterseniz kendi resminizi de dakikalar içersinde kah komik biçimde kah olduğunuz gibi yaptırıp güzel bir Moskova hatırasına sahip olabilirsiniz ama size küçük bir tavsiye bu işe girişmeden önce güzelce pazarlık yapmayı unutmayın :) Ayrıca burada bol bol kafe ve restoran var. Ben gidip görmesem de meraklısına duyurulur Hard Rock Cafe de bu sokakta bulunuyor :)

Tarih seven biriyseniz kesinlikle Zafer Parkını ve içinde bulunan müzeyi gezmelisiniz.



  

Moskova kadar gelmişken Balşoy Tiyatrosuna uğramadan hatta orada bir gösteri izlemeden gitmeyin derim. Maalesef ben ne Balşoy'da ne başka bir Tiyatroda bilet bulamadım. Biletleri gitmeden internet üzerinden temin ederseniz çok daha rahat edersiniz.

Müzelere devam diyorsanız gelmişken Uzay Müzesine de bir uğrayın. Zaten içerisi çok eğlenceli zaman nasıl geçiyor anlamıyorsunuz çıkışta da çok yakında olan VDNH (BDHX- VEDENHA) parkına bir gidin derim ben :)



Son olarak bu da benim yurdum :) orta kısım okul olarak kullanılıyor ama yaz zamanı olduğu için ders yoktu ve içerisi hep sakindi :) keşke dışı kadar içi de güzel olsaydı ama neyse :)




Elimden geldiğince hem gideceklere rehber olmak hem sizlere Moskova'yı tanıtmak hem de kendime geriye dönüp bakınca güzel günleri hatırlamamı sağlayacak bir şey bırakmak istedim :) Umarım sizleri sıkmamışımdır :) Yeni yerlerde görüşmek üzere :)

7 Ağustos 2015 Cuma

Ver elini Moskova

Merhabalar merhabalar :) bu yazıyı sizlere birkaç gün önce soğuktan üşüyüp kazakla ortalarda dolaşırken şu an Ankara'nın sıcağında kendinden geçmenin verdiği şokla yazıyorum :) Sanırım uzun bir yazı dizisi olacak çünkü anlatmak istediğim çok fazla anı çok fazla kahkaha var hafızamda :)



Öncelikle konuyu bilmeyenler için güzel bir giriş yapmak istiyorum. Yaklaşık bir aydır Moskova Devlet Üniversitesinde okulumun anlaşması sayesinde dil eğitimi görüyor(dum)um. Şu an Ankara'ya dönmüş bulunmaktayım ve hemen geri dönmek istiyorum çünkü deli gibi bir sıcak var buralarda ve insana evde oturmaktan başka bir seçenek sunmuyor :( 





Moskova'ya ilk gittiğim gün büyük bir şok oldu benim için çünkü ailemden ve yurttan ilk defa ayrılıyordum ve kalacağımız yerin koşulları gerçekten çok kötü durumdaydı. Hatta bazı arkadaşlarımız dayanamayıp ertesi gün Türkiye2ye döndüler. Ama zamanla kokusuna, pisliğine, tüm zorluğuna ve Çinli oda arkadaşıma rağmen alışıp ev bildim yurt odamı :)

29 gün kaldım ve yaklaşık 16 gün ders gördük tabii ki pek iyi bir öğrenci olmadığım için tüm derslere katılmak yerine daha fazla uyuma ve gezme seçeneklerini değerlendirdim :) Çok gezdim, çok gördüm, çok öğrendim ve çok sevdim Moskovayı.



Gezmesi görmesi güzeldi de ilk zamanlar açlık çok zorladı bizleri. Özellikle benim gibi domuz yememeye özen gösterenler için  tavuk ve balık en sağlam seçenek çünkü diğer ürünlerde katkı olarak kullanılıyor domuz eti. Onun dışında Rus mutfağı resmen ölmüş diyorum ve başka yorum yapmıyorum sizlere çünkü gittiğim süre boyunca doydum dediğim zamanlar bir elin parmaklarını geçmez onlar da genelde İtalyan restoranı ya da Türkiye'de de bulunan çeşitli hamburger markaları sayesinde oldu. Ama Rus mutfağını öğrenmek istiyorum diyorsanız my-my (mu-mu) denilen ve her yerde karşınıza çıkan restoranları deneyebilirsiniz ortalama bir fiyat ve ortalama bir lezzete sahip.



İkinci zorlandığım konu su meselesi oldu çünkü suların tadı gerçekten çok kötü kaldığım süre boyunca toplam 2 litre su içmemişimdir sanırım. Su eksiğimi her yemeğin yanında tüketilen komposto ya da gazlı içeceklerle gidermeye çalıştım :( Ayrıca birayı 1 liraya alabiliyorken suya 3 4 lira para vermek çok koyuyor insana:)



Bu yazıda son olarak bahsedeceğim şey ise alışveriş konusu olacak. Alışveriş merkezlerine girdiğiniz zaman pek fazla R
us markası göremeyeceksiniz bu sebeple çoğu ürün Türkiyeyle aynı fiyatta ya da daha pahalı bu durum da bizim her gördüğümüzü almamıza engel oldu:( Aynı şey kozmetik ürünleri için de geçerli. Türkiye'de olan markalar Türkiyeyle aynı fiyatta ya da daha pahalı. Kozmetikçilere girdiğiniz zaman dört bir yanınızı Diorlar, Chaneller, Yve Saint Laurentler kaplıyor ve kendinizden geçiyorsunuz. Yurdumuzun yakınında bulunan marketten topladığım yüz temizleyicileri ve maskeleri saymazsak fiyatlarından dolayı pek fazla kozmetik alışverişi yapamadım maalesef:)



Bu yazımı burada sonlandırıp gezip gördüğüm yerleri bir sonraki yazıma saklıyorum hepinize iyi okumalar :)